Bizim buralarda yaz biraz “garip” geldi. İklim Değişikliği’nin etkilerini günlük hayatımızda giderek daha etkili biçimde görüyoruz; olmayacak zamanda dolular, kuraklıkların arkasından bastıran seller…
Biliyoruz ki bizde değil sadece, her yerde yaşanıyor bunlar.
Neyse ki yerli tohumlarımız var – biz dünyamızı yok ededuralım, yerli tohumlar her zamanki dirençleri ve “doğal” bağışıklıklarıyla “Zor durumda yalnız bırakmam sizi” demeye devam ediyor.
Tohum Takas Ağı çerçevesinde dağıttığımız tohumların iyi haberlerini almaya devam ediyoruz. Binlerce yıldır yaptıkları gibi sağlıklı biçimde büyüyor, köklerine düşen birer damla alın terine razı olup serpiliyorlar.
(Bir anekdot: Köyde biz de bu sene yerli mısır ektik. Yıllardır çiftçi olan dayım mısırların çok yüksek filizlenme oranı ve sağlıkları karşısında “Bu nasıl mısır böyle, hepsi çıkmış!” diye dile getirdi şaşkınlığını. “Yerli tohum tabii…” dediğimizde gülümseyerek, doygun ve umut dolu bir gülümseme de onun gözlerine yerleşti.
Nihayetinde yerli tohumlarımızın en büyük önemi burada belki de – Kırsaldan giderek silinmekte olan gülümseme ve umudu yeniden yeşertmesinde.)
Bir yandan da, Temmuz’un 3. haftasında Yalova’da yapacağımız ve bu senenin ikinci büyük etkinliği olan Çiftçi Buluşması’na hazırlanıyoruz. Buğday Derneği Tohum Takas Ağı’na dahil olan çiftçilerimizin ve “meseleye” ilgi duyan yeni, özellikle de genç çiftçilerimizin katılacağı toplantıda tohumdan tohuma süreç hakkında etkileşimli öğrenme süreçlerimize devam edeceğiz, aynı zamanda son hazırlıklarını tamamladığımız Tohum Takas Ağı Veritabanı sistemini bu toplantıyla birlikte hayata geçireceğiz.
Bu veritabanı çok önemli. Bu sayede, her bir tohumun izini sürebilecek, yerli tohumlarımızın takas yoluyla ve sağlıklı biçimde hızla yayılmasını sağlayabileceğiz.
Şimdi tarlaya gitmem lazım. Kısa zamanda güzel fotolar da paylaşmak dileğiyle! =)