Tohum Takas Ağı’na nasıl dahil olurum?

Yaklaşan yaz aylarıyla birlikte yerel tohum dostlarımızdan aldığıımız sorularda büyük bir artış var.

Türkiye’de yerel tohumlarla insan ve doğa dostu tarım yapmak isteyenlerin sayısındaki bu hızlı artış bizleri çok sevindiriyor.

Tohum Takas Ağı’ndan yerel tohum temin etmek isteyenlere genel bir cevabı buradan da vermek istedik.

Tohum Takas Ağı, çiftçilerden uzmanlara, akademisyenlerden tohum hakkında çalışan kolektiflere kadar geniş bir yelpazenin temsilcilerinden oluşan Tohu Takas Ağı Yönlendirme Komitesi’nin oluşturduğu takvim ve aldığı kararlarla yürüttüğümüz, katılımcı bir sistem.

Yönlendirme Komitesi’nin tohumların sağlığı ve yerelliklerinin korunması amacıyla, bugüne kadar yapılanlardan çıkarttığı deneyimleri süzerek oluşturduğu bir model var. Bu modele göre, yerel olduğunu tespit ettiğimiz tohumları, yaptırdığımız virütik-bakteriyel-fungal analizlerinin ardından Türkiye’nin farklı bölgelerindeki Tohum Merkezlerimiz’de “tohumluk amaçlı” ekiyoruz.

Tüm bu süreci, tohumtakas.org sitemizde oluşturduğumuz elektronik veritabanında şeffaf ve katılmcı olarak işliyor, takip ediyoruz.

Türkiye’deki ekolojik çiftlikler, tohum dostları ve ekolojik tarım uygulayan üreticilerden oluşan Tohum Merkezleri’nde ekilen tohumların hasadının ardından, bu tohumlar tohumtakas.org sitesi üzerinden takasa açılacak.

Bu nedenle, Tohum Takas Ağı’na dahil olmak isteyen herkesi, öncelikle www.tohumtakas.org sitesine girerek kendileri için bir hesap açmaya davet ediyoruz.

Buraya kayıt olanlar, hem son gelişmeleri ilk elden takip edebilecekler, hem de ağımız genişledikçe ve Tohum Merkezlerimiz’in sayısı arttıkça, yerel tohumların bu müthiş yolculuğunda kendi potansiyelleri ve istekleryle Tohum Takas Ağı’nın ihtiyaçları doğrultusunda çok önemli roller alma şansını yakalayacaklar.

Dünya çapında örnek olabilecek bir Tohum Takas modelini oluşturuyoruz, umutlu ve mutluyuz! =)

Ver her yolculuk gibi bu yolculuk da, hep beraber, gülümseyerek, şenlikle yürüyünce ayrı bi’ güzel.

Gelin, hep beraber…

 

  

Gerçek Gıda Bildirgesi!

Selam!

2-3 gün içinde “Neler oluyor, nasıl gidiyor?” minvalinde bir kaç şey yazacağım, ama öncesinde sizle güzel ve umut verici bir kısa video paylaşmak istedim.

Malum, geçtiğimiz haftasonu Bayramiç’te düzenlenen Tohum Takası ve Yerel Ürünler Şenliği’ndeydik Buğday olarak. Çok güzel, dolu dolu, insanın umudunu pekiştirici bir 2 gün oldu.

Türkiye’de yerel ürünler, küçük ölçekli üretim, doğal/ekolojik tarımla ilgilenen, üreticiyle tüketici arasında güvene dayalı doğrudan ilişkiler kurmaya çalışan 50’ye yakın kurum, grup ve dernek de, “Gerçek Gıda Bildirgesi”ni hazırlamak için cuma günü Buğday Derneği’nin çağrıcılığında bir çalıştay düzenledi.

İşte o çalıştaydan çıkan bildirgenin, Anadolu’nun “Gerçek Gıda Bildirgesi”nin metni, Buğday Yönetim Kurulu Başkanı Güneşin Aydemir’in sesinden:

 

http://youtu.be/hXKG98dMFQI 

Güneşli bir haftasonunda tohumlar için koşmak ~2

Geçen kaldığımız yerden devam edelim, madem.

Not: Fotoğraflar için Buğday dostu Çağlar İnce’ye çok teşekkürler!

Pazar gününe , “Yarış sabahı şunu yemek, bundan uzak durmak lazım” uyarılarının bol olduğu bir kahvaltıyla başladık. Uyarılar yerindeydi tabi, ve bendeki etkisi bir süredir uzak kaldığım-ama bu aralar geri döndüğüm “düzenli ve hatta ağır spor yaptığım günlere” dönmek şeklinde oldu.

Aklıma macera yarışlarının serin sabahlarını, çıkışa hazırlanan sporcuların -kimi gergin ve odaklanmış, kimi rahat ve gülümseyen- yüzlerini, ufak koşu çantalarının köşelerine sıkıştırılan müslilerini, bir köşede yapılan son takım strateji toplantılarını getirmişti sanırım, bu muhabbet.

Şimdi düşünüyorum da, Runtalya’dan “Evet, düzenli spora yeniden dönmek lazım!” diye büyük bir kararlılık ve istekle dönmüş olmamamın sebeplerinden biriydi belki de, o sabah beni hınzırca gülümseten “onu ye-bunu yeme” muhabbetleri.

Kahvaltının ardından son hazırlıklar, geceyi bir TaTuTa çiftliğinde geçiren dostlarımızla “doğru yerde” buluşmak için yapılan telefon görüşmeleri ve koşunun başlayacağı yere doğru uzanan asfalt yolu, gittikçe artan bir heyecan duygusuyla adımlamaca…

İtiraf edeyim, Adım Adım’cıların sayısı bir kez daha şaşırttı beni o an. Hemen önceki gece, o koca salonu doldurduklarına tanık olmama rağmen hem de, “ne kadar da büyümüş Adım Adım, ne kadar da çoğalmış iyilik için koşanlar” diye düşündüm.

Yarış başlangıç noktasında birbirimizi bulamadık bir süre. Ama yine de Buğday camiası olarak bir-iki fotoğraf çektirebildik, çıkıştan önce. Eksikler-gedikler var, biliyoruz.”Kusura bakmayın, buluşamadık ='(” demekten başka şey gelmiyor elden, affedin.

Yarış başladığında ben, Berkay ve Mehmet beraber adımladık bi’ süre. Bu arada Berkay’a özel bir teşekkür: Odadan aceleyle çıkarken çipimi unutmuştum ve ama ne kadar sürede koşacağımı merak ediyordum, Berkay da sağolsun çipini bana verdi.

Ahmet Berkay Atik adına koştum yani bi’ anlamda, Runtalya’yı =)

Birkaç yüz metre sonra Berkay ve Mehmet’e dönüp, “Ben gidiyorum” dedim. Nereye gittiğimi bilmiyordum, sorsalar söyleyemezdim. Sadece uzun zamandır olduğum gibi, nereye gittiğimi bilmekten çok sezmeye güvenerek, gittim.

“Yol” Adım Adımcılarla doluydu. Genci, yaşlısı, kadını, erkeği, çocuğu… Yavaş yavaş adımlayanı, iyi bir tempo tutturmuş gideni. Adım Adım’cıları diğer koşuculardan ayıran bi’ güzel formalardı, bi’ de yüzlerde farklı bi’ gülümseme, gözlerde farklı bi’ ışık.

Hayatımın en iyi koşularından birini yaptım. Adım Adım’ın kurulduğu seneki Avrasya Maratonu’ndan beri koşmamıştım (arada katıldığım macera yarışlarını saymıyorum – onlarda saatler süren dayanıklılık ve psikolojik dirençtir zira, mesele – bir de takım arkadaşınla kurduğun “muhabbet” tabi). Yarışı yürümeden bitirsem büyük başarıydı benim için.

Ama ben koştum. Kimseyle değil, safi kendimle, ve korkularımla, ve çekincelerimle, ve varoluşumla yarıştım. Yarışmak da değildi bu, bir yüzleşme süreciydi. Aydınlanma saatiydi.

Neredeyse tam bir saat sürdü koşmam, 59 dakika 5 saniye – yanlış hatırlamıyorsam.

Bittiğinde gülümsemem biraz daha doygundu. “Adım Adım” yapacağını yapmıştı, bi’ şeyleri hatırlatmıştı bana yine ve yeniden.

Döndükten sonra bol muhabbet, uzun zamandır görmediğim dostlarla anlık karşılaşmalar, sarılmalar, ışıldayan bakışları paylaşmalar.

Ardından odaya dönüş, hamam-duş, otelden çıkış, Adım Adım’ın partisine katılmaca…

Vedalaşma, Berkay’la otobüs beklerken falezlerden uzun uzun engin mavi denize bakmaca.

Otobüs. Ertesi sabah Berkay’la Dedetepe Çiftliği civarında “hadi abi, görüşürüz”leme, üç-dört saat sonra da köy, evim.

“Hayat, biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir” demiş bi’ bilge. Bunu akılda tutmak lazım. Ve ama, bi’ başka bilge de ona şöyle cevap verebilir misal: “Doğru diyorsun da, hadi gel, bostanımızı çapalamamız lazım.”

Çünkü hayat, attığımız adımların bizi nereye götürdüğü kadar, adımlarımızın ve yolun ta kendisinden alınan o anlık doyunç ve farkındalık.

“Koskoca endüstriyel tarım sistemine, devasa tohum şirketlerine, “modern”in indirgeyici dayatmalarına karşı ne yapılabilir ki?” sorularına verilebilecek cevaplardan biri de bu belki de…

Daha güzel bir dünyanın tahayyülü kadar, kendimizi o yola vakfetmek, mesele. “Biz” olmak, adımlar beraber atmak.

Not: Fotoğraflar için Buğday dostu Çağlar İnce’ye çok teşekkürler! 

Güneşli bir haftasonunda tohumlar için koşmak ~1

Geçen hafta cuma sabahı yazdığım yazıyı “Umarım haftasonu yine yazabilirim” diye bitirmiştim.

Ve ama yazamadım. Çünkü dopdolu, keyifli, bol Adım Adım’lı, şahane bir haftasonu oldu tohumlarımız için.

Cuma günkü etkinlikten başlayalım. 100’e yakın 10-11 yaşında çocukla tohumu, toprağı, suyu ve kısacası doğayı konuşmak, “doğru” gıdaya nasıl ulaşacağımızın yollarını beraber aramak… Çok keyifliydi (biraz da yorucuydu, hele “çocuklarla iletişim” denen o devasa bilim alanından uzak ben için).

Ertesi günkü halk koşusunda Buğday Derneği ve tohumlar için koşacak 50’ye yakın öğrenciyle beraber bir süre “GDO’ya hayır!”, “Doğal gıda istiyoruz!” , “Yaşasın tohumlar!” gibi sloganlar attıktan sonra Doğa Koleji’ne destekleri için teşekkür ederek Antalya merkeze geçtik.

Günün geri kalanı ertesi günün hazırlıkları ve akşam saatlerinde Antalya’ya ulaşan Berkay (TaTuTa Koordinatörü), Bora ve Gizem’i (iki şahane Buğday gönüllüsü) karşılayıp planlar yapmakla geçti.

Cumartesi sabahı Duygu (Üyelik Koordinatörü), Bora ve Gizem soluğu halk koşusunun yapılacağı meydanda aldılar ve Buğday standını kurdular. Doğa Derneği’nden çocukların koşusunun ardından da Buğday standı gün boyunca açık kaldı.

Ben ve Berkay ise bu arada göğüs numaralarımızı (ve bazı dostlarımızın isteği üzerine, onların da göğüs numaralarını) almış ve Adım Adımcılarla birlikte konakladığımız otele doğru yola çıkmıştık.

Saat 15:00 – 16:00 arasında, Adım Adım’cılarla bir söyleşimiz oldu (her zamanki gibi, kıl payı yetiştik söyleşiye =)). “Değişimin ekolojisi: Yaptıklarımız Fark Yaratıyor mu?” idi seçtiğim başlık; ve ne yalan söyleyeyim, karşımda “ekolojinin derin sularına yeni yeni girmekte olan” bir grup bekliyordum. Konuşmamı da buna göre biraz “temel” seviyede düşünmüştüm (öte yandan, hiç bi’ konuşmayı önceden planlamayan biri olarak, doğaçlama yaptım yine).

Neyse, durum da hiç de öyle değilmiş meğer, Adım Adım’cılar sağlam ekolojist imiş. Uzun uzun (biraz fazla uzun belki de, çenemin düşüklüğünden), değişimi, umudu, birey ve topluluğu, tabandan-tepeye hareketleri bunların ekoloji mücadelesindeki yerini, dünyadan örnekleri konuştuk.

Öyle ki konu Buğday’ın çalışmalarına geldiğinde süremiz bitmişti, bizim ardımızdan sahne alacak Nasuh Mahruki’nin konuşması için “hadi bitirin” mesajları geliyordu yandan yandan =)

Bu arada süper-hızlı stand ekipimiz Antalya’nın diğer ucundaki standlarını toplayıp otele gelmiş, günün ikinci standını da otelde açmışlardı.

Bir-iki saat sonra da Adım Adım’ın büyük buluşması ve 5. yıl kutlaması başladı, otelin büyük salonunda. Adım Adım’cılar şahane bi’ sunumla oluşumun 5 yılını anlatmadan önce sahne bize verildi. Buğday adına beni çağırdıklarında, sadece2 gün önce başımdan geçen bir olayı hatırlıyordum, çıktım anlattım: Köylerde yerli tohumla tarıma devam etme umudunu yitirmiş, dahası kırsalda ve köyde gelecek göremeyen köylülerin, analize yollamak için oradan oraya taşıdığım yerli tohum numunelerini kahvede-orada-burada gördüklerinde gözlerinin nasıl ışıdığından bahsettim. Toplumun en alt kademesi olarak görülen köylülerin, köylülüğün, o kadim bilginin devamlığının önemini anlatmaya çalıştım 3-4 dakikada.

 

Biraz daha zamanım ve baya’ bi’ daha aklım olsaydı, “‘Tohum Takas Ağı safi tohum mu kurtarıyor?’ diye soranlar var haklı olarak, onlara ‘Hayır’ diyin. Tohum Takas Ağı, kırsalda, köylerde bitmiş-tükenmiş umudu yeniden yeşillendiriyor. Gelecekte çocuklarınızın ziyaret veya hatta göç edebileceği köylerin hala bulunması için gayret veriyor. Tohumun, yaşamın özünün, X şirketinin malı haline gelmek yerine tüm toplumun ortak emaneti olmaya devam edeceği bir geleceğe dair hiç bir zaman bitmemesi gereken umudu besliyor” gibi daha büyük lafları, gittikçe yükselen bir ses tonuyla ve sonunda “Yaşamdan, emekten, alınterinden ve adaletten yana olduğunuz için sağolun, varolun!” gibi bir kelamla bitirirdim.

Akşamın geri kalanı yemek ve ardından dinlenmeyle geçti. Sabahki koşuya hazırdık, gülümsüyorduk. Çok uzun zamandır televizyon görmemiş gözlerim otel odasındaki televizyondan ayrılamadıysa da bir-iki saat, sonunda yattık-uyuduk, şahane güzel bir pazar sabahına uyanmak için.

Yarın: Pazar günü maratonda hangi sürprizler oldu? Hava nasıl oldu da bu kadar güzeldi? Tohumlar için koşanların formalarında kimin fotoğrafı vardı? 

Runtalya serüveni başladı!

Köyde günlerdir hasret kaldığımız güneş, kendisini cömertçe sunmaktan imtina etmiyor burada. Gözlerim kısılmaktan yorgun, yüzümün sağ yanı kızarmış, bu yazıyı yazıyorum. 1 Mart Cuma, bugün.

Uzun süren bir otobüs yolculuğunun ardından, bir-iki saat önce geldim Antalya’ya. Birazdan Doğa Koleji’ne gideceğim; öğrencilerle tohumu, yaşamı, doğayı konuşacağız 2 saat boyunca. Ardından, 14:00’de TRT 1 Radyo’da 14:00-14:30 arasında Sesli Rehber’e konuk olacağız canlı telefon bağlantısında. Tohumları, yaşamı, Buğday’ı ve Runtalya Maratonu’nu konuşmak için.

Ardından Berkay’la buluşurum, TaTuTa çiftliklerini dolaşıyordu sırayla, bitmiş olmalı işi. O da Runtalya’da koşacak.

Ertesi gün de Duygu, Bora ve Gizem’le buluşuruz, halk koşusunun yapılacağı meydanda stand açacaklar Buğday için. Ardından otel, koşu numaralarını almaca, 15:00-16:00 arasında da “Değişimin Ekolojisi: Yaptıklarımız Bir Fark Yaratıyor Mu?” başlığıyla bir söyleşi yapmaca.

Velhasıl, bu haftasonu Antalya’da oldukça yoğun, bir o kadar da keyifli geçeceğe benziyor.

Zamansal ve lojistik etmenler ne kadar izin verir bilemediğim için söz veremiyorum, ama bu haftasonu elimizden geldiğince hızlı ve sık güncelleyeceğiz burayı. Bol fotoğraf ve bol video koyabilmeyi de umuyoruz.

  

Runtalya’da Adımlar Atalık Tohumlar İçin Atılacak

Antalya’da 2-3 Mart 2013 günleri yapılacak olan Runtalya Maratonu ve Halk Koşusunda, Adım Adım Oluşumu koşucuları ve Doğa Koleji’nden bir grup öğrenci, adımlarını Buğday Derneği’nin atalık tohumlarımızı sürdürmek için başlattığı Tohum Takas Ağı Kampanyası için atacak.

Adım Adım Oluşumu, 3 Mart 2013’de Antalya’da yapılacak Runtalya Maratonu’nda adımlarını yine Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin atadan kalma tohumları korumayı ve yaygınlaştırmayı hedefleyen Tohum Takas Ağı Kampanyası yararına atacak. Doğa Koleji’nin çeşitli şehirlerden gelecek olan öğrencileri de, 2 Mart’ta yapılacak olan halk koşusunda tohumlar için koşacaklar.

Sporu toplum yararına bir faaliyete dönüştüren ve 2010 yılından bu yana adımlarını Buğday Derneği’nin projeleri yararına da atan

Fotoğraf: Avniye Tansuğ

Adım Adım Oluşumu’nun koşucuları, Tohum Takas Ağı Kampanyası’na destek için Runtalya’da, deli bezelye, Osmanlı çileği, kavılca buğdayı, pembe domates gibi yüzyılların bilgisini taşıyan yerli tohumlarımız yararına koşacaklar.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin Adım Adım Oluşumu desteğiyle yürüttüğü kampanya ile nenelerimizden kalan ama nesli gitgide tükenen yerel tohumlar, gelecek nesillere aktarılma şansı buluyor. Proje kapsamında, kaybolmaya yüz tutmuş yerel tohum çeşitlerimiz araştırılıyor, TaTuTa çiftlikleri ve diğer doğa dostu çiftliklerde ekiliyor, çoğaltılıyor ve paylaşılıyor.  

Türkiye, biyolojik çeşitlilik ve yerel tohumlar açısından büyük bir potansiyele sahip. Buğday Derneği’nin Tohum Takas Ağı Kampanyası, bu potansiyelin değerlendirilerek ekimin ve takasın sağlıklı biçimde yapılabilmesi için gerekli eğitim, danışmanlık, analiz ve kayıt sisteminin oluşturulabilmesi amacıyla yürütülüyor.

Kampanya kapsamında bugüne kadar toplanan bağışlarla farklı bölgelerde yetiştirilen 42 ayrı cinsten, 155 yerel çeşidin ekimi yapıldı. Türkiye’nin farklı bölgelerinde toplam 27 çiftlikte 4 bin 715 dönüm arazi, Buğday Derneği’nin Tohum Takas Ağı Projesi’ne dahil edildi.

Buğday Derneği, Adım Adım koşucularına ve bağışçılarına geleceğin tohumlarına verdikleri destek için teşekkür ediyor ve herkesi yaşamın sürdürülebilirliği için, Anadolu’nun ambarından kurda, kuşa, aşa dağılacak tohumlarımıza destek olmaya çağırıyor.

Kampanyaya http://bugday.org/portal/adimadim.php linki tıklanarak ya da proje için özel olarak açılan hesaba (Garanti Bankası Karaköy Şubesi Şube No: 400 Hesap No: 629 52 40, IBAN: TR67 0006 2000 4000 0006 2952 40) havale yaparak destek verilebiliyor.

Tohumlar desteğinizi bekliyor!

Bilgi için:  www.bugday.org www.yasasintohumlar.org 

Özgürlük Tohumları’nı izlediniz mi?

Tohumun gıdamız için, kültürümüz için, kısacası yaşamımız için ne kadar önemli olduğunu anlatan en iyi ve önemli belgesellerden biri olan “Seeds of Freedom” (Özgürlük Tohumları’nı), Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin bizlerle paylaştığı güzel çeviriyle, Türkçe altyazılı olarak sizlere sunuyoruz.

Özgürlük Tohumlarını Türkçe altyazılı olarak şu adreste izleyebilirsiniz.İzleyin, izlettirin…

 

Gelin, Runtalya’da beraber koşalım!

3 Mart 2013’te, Antalya’da gerçekleştirilecek olan Runtalya Maratonu’nda yürüyerek veya koşarak Buğday Derneği’nin Tohum Takas Ağı’nı desteklemek ister misiniz?

Bu toprakların bize sunduğu en büyük zenginliklerden olan yerli tohumlarımızı korumak için başlattığımız Tohum Takas Ağı Kampanyası öğrenerek, büyüyerek, güçlenerek devam ediyor.

Tohum Takas Ağı’yla birlikte Anadolu’nun dört bir köşesinden küçük çiftçiler, üreticiler ve ekolojik yerleşkeler yerli tohumlarımızı takas edip üreterek geçmişimize sahip çıkıyor, bugünümüze ışık oluyor, yarınımıza umut oluyor.

Geçtiğimiz sene başlattığımız projemizle 40’ye yakın çiftlikte yerel tohum üretimini destekledik, onlarca tohum takasına vesile olduk. Bu sene de ilk aşamada 7 Yerel Tohum Üretim Merkezi ve 50’ye yakın yerel tohumla üretim yapan küçük çiftçiyle birlikte, yeni ve sürdürülebilir bir Tohum Takas Ağı’nın temellerini atıyoruz.

Kampanya kapsamında yerel tohumlarımızla doğa dostu tarım konusunda eğitimleri arttırarak devam ettirecek, oluşturacağımız tohum takası veri tabanıyla sürdürülebilir bir model oluşturacağız.

Ve bu sene de Tohum Takas Ağı’nı siz değerli dostlarımızın bağışlarıyla ve Adım Adım koşucularının destekleriyle yürütüyoruz.

Avrasya Maratonu’nda Tohum Takas Ağı için koşan Adım Adımcı’ların topladığı bağışlar kampanyamıza can suyunu verdi. Zira bildiğiniz gibi Tohum Takas Ağı, siz değerli dostlarımızın bağışlarıyla yürüttüğümüz bir kampanya.

Şimdi sıra Runtalya Maratonu’nda3 Mart 2013‘te Antalya’da koşulacak olan Runtalya’da siz de Adım Adım’la Buğday için koşarak bağış toplayabilir, yerel tohumlarımız için can suyu olabilirsiniz. Profesyonel bir koşucu olmanıza kesinlikle gerek yok, Adım Adımcıların çok yerinde, çok doğru biçimde söylediği gibi, “Her şey bir adımla başlar”.

Siz de tohumlarımız için Runtalya’da Buğday ve Tohum Takas Ağı için Adım Adım’la koşmak, spor yaparken tohumlarımıza can suyu vermek isterseniz, aradığınız cevapların tamamına http://www.adimadim.org/contact-us/sikca-sorulan-sorular/ adresinden ulaşabilirsiniz. Cevabını bulamadığınız sorular için de bugday@adimadim.com adresine bir mail atarak gerekli bilgileri alabilirsiniz.

 

Çiftçi eğitimini Yalova’da gerçekleştirdik

Tohum Takas Ağı Projesi kapsamında 2013’ün ilk çiftçi eğitim toplantısı 22-24 Ocak tarihlerinde, Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Merkez Enstitüsü’nde gerçekleştirildi.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin yürüttüğü projenin ikinci döneminde gerçekleştirilen ilk büyük çiftçi toplantısı olma özelliğini da taşıyan etkinliğe, Türkiye’nin farklı bölgelerinden 39 çiftçi ve yerli tohum sevdalısı katıldı. Tohum Takas Ağı projesine bağışlarıyla can suyunu veren Adım Adım koşucularından Altan Deresoy da toplantıya hem bir yerli tohum sevdalısı olarak, hem de gözlemci olarak katıldı

Katılımcılar tarafından “çok verimli geçtiği”  ifade edilen toplantının ilk oturumunda, aralarında Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tayfun Özkaya’nın da bulunduğu uzmanlar tarafından Türkiye’de ve dünyada tarımsal yapının gidişatı konusunda sunumlar ve bunları izleyen tartışmalar yapıldı. Yine aynı oturumda, Kars’tan Boğatepe Derneği, Ankara’dan Doğal Besin ve Bilinçli Beslenme ve Çanakkale’den Ekolojik Yaşam ve Beslenme girişimlerinden üretici ve tüketici kooperatifleri, yerli tohumla ziraat ve toplum destekli tarım gibi örnek uygulamalar gerçekleştiren grupların sunumlarına da yer verildi.

Toplantının ikinci oturumunda ise, Buğday Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Güneşin Aydemir ve eş müdürü- %100 Ekolojik Pazarlar Koordinatörü Batur Şehirlioğlu tarafından yerli tohumun önemi ve getirdiği çözümlerle Buğday Derneği’nin konuya bakış açısını yansıtan sunumlar yapıldı, bunları izleyen tartışma oturumları gerçekleştirildi.

Toplantının üçüncü oturumunda, Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Merkez Enstitüsü’nden Dr. Gülay Beşirli tarafından tohum ekimi, izolasyon ve hasat konularında, 5 saat süren ve katılımcılardan tam not alan son derece kapsamlı bir eğitim gerçekleştirildi.

Toplantının dördüncü ve son oturumunda ise, Tohum Takas Ağı’nın yeni dönemi için geliştirilen 3 paydaşlı model, Tohum Takas Ağı Koordinatörü Durukan Dudu tarafından anlatıldı. Bunun ardından, yine bu modelle birlikte geliştirilen çevrimiçi veritabanı ve kullanılış biçimi, Buğday Derneği Bilişim Danışmanı Mehmet Gürmen tarafından aktarıldı.

Perşembe öğle yemeğiyle biten eğitim toplantısının ardından, Buğday ailesi ve Tohum Takas Ağı’na üye uzman çiftçilerden oluşan “Tohum Takas Ağı Yönlendirme Komitesi” toplantısı gerçekleştirildi. Projenin önümüzdeki aylarıyla ilgili stratejik kararların alındığı toplantının heyecan verici sonuçlarının “meyvelerinin” yakın zamanda toplanmaya başlanması düşünülüyor.