Geçen hafta cuma sabahı yazdığım yazıyı “Umarım haftasonu yine yazabilirim” diye bitirmiştim.
Ve ama yazamadım. Çünkü dopdolu, keyifli, bol Adım Adım’lı, şahane bir haftasonu oldu tohumlarımız için.
Cuma günkü etkinlikten başlayalım. 100’e yakın 10-11 yaşında çocukla tohumu, toprağı, suyu ve kısacası doğayı konuşmak, “doğru” gıdaya nasıl ulaşacağımızın yollarını beraber aramak… Çok keyifliydi (biraz da yorucuydu, hele “çocuklarla iletişim” denen o devasa bilim alanından uzak ben için).
Ertesi günkü halk koşusunda Buğday Derneği ve tohumlar için koşacak 50’ye yakın öğrenciyle beraber bir süre “GDO’ya hayır!”, “Doğal gıda istiyoruz!” , “Yaşasın tohumlar!” gibi sloganlar attıktan sonra Doğa Koleji’ne destekleri için teşekkür ederek Antalya merkeze geçtik.
Günün geri kalanı ertesi günün hazırlıkları ve akşam saatlerinde Antalya’ya ulaşan Berkay (TaTuTa Koordinatörü), Bora ve Gizem’i (iki şahane Buğday gönüllüsü) karşılayıp planlar yapmakla geçti.
Cumartesi sabahı Duygu (Üyelik Koordinatörü), Bora ve Gizem soluğu halk koşusunun yapılacağı meydanda aldılar ve Buğday standını kurdular. Doğa Derneği’nden çocukların koşusunun ardından da Buğday standı gün boyunca açık kaldı.
Ben ve Berkay ise bu arada göğüs numaralarımızı (ve bazı dostlarımızın isteği üzerine, onların da göğüs numaralarını) almış ve Adım Adımcılarla birlikte konakladığımız otele doğru yola çıkmıştık.
Saat 15:00 – 16:00 arasında, Adım Adım’cılarla bir söyleşimiz oldu (her zamanki gibi, kıl payı yetiştik söyleşiye =)). “Değişimin ekolojisi: Yaptıklarımız Fark Yaratıyor mu?” idi seçtiğim başlık; ve ne yalan söyleyeyim, karşımda “ekolojinin derin sularına yeni yeni girmekte olan” bir grup bekliyordum. Konuşmamı da buna göre biraz “temel” seviyede düşünmüştüm (öte yandan, hiç bi’ konuşmayı önceden planlamayan biri olarak, doğaçlama yaptım yine).
Neyse, durum da hiç de öyle değilmiş meğer, Adım Adım’cılar sağlam ekolojist imiş. Uzun uzun (biraz fazla uzun belki de, çenemin düşüklüğünden), değişimi, umudu, birey ve topluluğu, tabandan-tepeye hareketleri bunların ekoloji mücadelesindeki yerini, dünyadan örnekleri konuştuk.
Öyle ki konu Buğday’ın çalışmalarına geldiğinde süremiz bitmişti, bizim ardımızdan sahne alacak Nasuh Mahruki’nin konuşması için “hadi bitirin” mesajları geliyordu yandan yandan =)
Bu arada süper-hızlı stand ekipimiz Antalya’nın diğer ucundaki standlarını toplayıp otele gelmiş, günün ikinci standını da otelde açmışlardı.
Bir-iki saat sonra da Adım Adım’ın büyük buluşması ve 5. yıl kutlaması başladı, otelin büyük salonunda. Adım Adım’cılar şahane bi’ sunumla oluşumun 5 yılını anlatmadan önce sahne bize verildi. Buğday adına beni çağırdıklarında, sadece2 gün önce başımdan geçen bir olayı hatırlıyordum, çıktım anlattım: Köylerde yerli tohumla tarıma devam etme umudunu yitirmiş, dahası kırsalda ve köyde gelecek göremeyen köylülerin, analize yollamak için oradan oraya taşıdığım yerli tohum numunelerini kahvede-orada-burada gördüklerinde gözlerinin nasıl ışıdığından bahsettim. Toplumun en alt kademesi olarak görülen köylülerin, köylülüğün, o kadim bilginin devamlığının önemini anlatmaya çalıştım 3-4 dakikada.
Biraz daha zamanım ve baya’ bi’ daha aklım olsaydı, “‘Tohum Takas Ağı safi tohum mu kurtarıyor?’ diye soranlar var haklı olarak, onlara ‘Hayır’ diyin. Tohum Takas Ağı, kırsalda, köylerde bitmiş-tükenmiş umudu yeniden yeşillendiriyor. Gelecekte çocuklarınızın ziyaret veya hatta göç edebileceği köylerin hala bulunması için gayret veriyor. Tohumun, yaşamın özünün, X şirketinin malı haline gelmek yerine tüm toplumun ortak emaneti olmaya devam edeceği bir geleceğe dair hiç bir zaman bitmemesi gereken umudu besliyor” gibi daha büyük lafları, gittikçe yükselen bir ses tonuyla ve sonunda “Yaşamdan, emekten, alınterinden ve adaletten yana olduğunuz için sağolun, varolun!” gibi bir kelamla bitirirdim.
Akşamın geri kalanı yemek ve ardından dinlenmeyle geçti. Sabahki koşuya hazırdık, gülümsüyorduk. Çok uzun zamandır televizyon görmemiş gözlerim otel odasındaki televizyondan ayrılamadıysa da bir-iki saat, sonunda yattık-uyuduk, şahane güzel bir pazar sabahına uyanmak için.
Yarın: Pazar günü maratonda hangi sürprizler oldu? Hava nasıl oldu da bu kadar güzeldi? Tohumlar için koşanların formalarında kimin fotoğrafı vardı?